İnsan ilişkilerinin temelinde iletişim vardır.
İletişim Nedir?
İletişim; insanın bilgi, duygu ve düşüncelerini çeşitli yollarla karşı tarafa iletmesidir. İnsanın yaratılmasıyla iletişim ortaya çıkmıştır. İnsanın ve toplumun varlığını sürdürmesi iletişimle mümkündür.
İletişim bir mesajdır. Mesela beş bin yıl önce mağara duvarına yapılmış resim ya da günümüzde motorlu paraşüte yazılan yazı ile sevdiğine “Benimle evlenir misin?” teklifidir.
İletişim basitçe konuşmaktır, bazen araya mesafe koymaktır, bazen susmaktır, bazen bakmaktır, bazen gülmektir, bazen ağlamaktır, bazen yazmaktır, bazen ilan panosundaki siyasi bir figürdür.
Kısaca iletişim HERŞEYDİR.
İletişim Bir Bütündür
Kelimeler NE söylediğiniz, ses tonu ve beden dili NASIL söylediğinizle alakalıdır. Bu bütün içinde;
* Kelimeler % 10
* Ses % 30
* Beden Dili % 60 oranında rol oynar.
Burada mesajın veriliş şeklinin %90 oranında önem taşıdığına dikkat etmeliyiz. Dolayısıyla yazılı iletişimde ne tür yanlış anlaşılmaların olabileceğini düşünün.
İletişimde Algının Rolü
Algı; duyu organlarımızdan beynimize ulaşan verilerin yorumlanması ve anlamlandırılmasıdır. Mesela; öğretmenler, bilgiyi öğrencilerin algı düzeyine göre tasarlar, sonra hedef kitleye uygun kanallar vasıtası ile gönderir.
Algının farklılaşmasında fizyolojik nedenler, özgeçmiş, kültürel değerler, güncel duygu durumu, çevresel faktörler etkili rol oynar. Bunu örneklendirecek olursak;
> Sokakta tanımadığımız biri yanımıza gelerek “Saat kaç?” diye sorarsa alınacak mesaj “saati öğrenmek istiyor” olur.
> Sabah işe geciken çalışana idarecinin soracağı “Saat kaç?” sorusundan alınacak mesaj “Geç kaldım” olur.
> Normal bir zamanda idarecinin çalışanına sorduğu “Saat Kaç?” sorusundan alınacak mesaj “saati öğrenmek istiyor” olur.
İletişimde Etkin Dinleme
Anlamak üç unsuru başarılı bir şekilde bir arada tutmaya bağlıdır. Anlamak; niyet, bilgi ve gayret gerektirir. Önce karşımızdakini anlama niyeti taşımalı, eğer bir çatışma varsa bunu çözmek için gereken yöntemleri bilmeli, nihayet bunun için gereken gayreti göstermeliyiz. Etkili anlama süreci için bu üç unsur tek başına işe yaramaz. Bunları birlikte hayata geçirebilmemiz için iyi bir dinleme gerçekleştirmeliyiz.
Bu bilgiler ışığında toplumumuza baktığımızda çoğu zaman birbirimizi iyi dinlemediğimizi söyleyebiliriz. Bazen dinliyor gibi görünüyoruz, bazen anlatılanların sadece bizi ilgilendiren kısmını dinliyoruz, bazen karşımızdaki konuşurken vereceğimiz cevabın provasını yapıyoruz, bazen konuşanın ilk kelimesinden itibaren sonucunu kestirmeye çalışıyoruz, bazen söylenenlerle başımıza gelen bir olayı karşılaştırarak konuyu kaçırıyoruz, bazen şüphelenerek karşımızdakinin abarttığını düşünüp doğru söylemediğine karar veriyoruz. Netice itibari ile birbirimizi dinlemeyince anlama imkanımız ortadan kalkıyor. İletişimsiz bir toplum oluyoruz. İletişimsiz bir toplum ne kadar birlik olur, ne kadar paylaşır, ne kadar birbirine destek olur, ne kadar üretir, ne derece sağlıklı olur?
Bu olumsuzlukların başında eğitim ve kültürel eksiklikler gelmektedir. İkinci sırada ise toplumun dini, etnik ve siyasi ayrıştırılması ve bu farklılıkların toplum iletişiminde merkeze oturtulması gelmektedir. Kendi bakış açısı dışındaki bütün düşüncelere düşman ilan etmek, farklı dinden, farklı milliyetten, farklı siyasi partiden olmakla itham etmek ve onları hedef, mücadele edilmesi, ortadan kaldırılması gerekenler olarak değerlendirmek bu toplumun iletişiminin ağır yara aldığı anlamına gelmektedir.
Dinlemek önem vermektir, dinlemek bağlantı kurmaktır. Dinlemek için iddialaşma, tartışma ve karşımızdakini yenme alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz. Çünkü asıl ihtiyacımız hayatımızı paylaştığımız kişilere üstünlük sağlamak değil onlarla bağlantı kurmaktır. Bir toplumun milli birlik içinde, ortak hedefe hizmet ederek gelişmesi, varlığını, medeniyetini yaşatabilmesi ancak bu sayede mümkün olur.
Hanefi ÇATAL
09.07.2015