ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
35,9964
EURO
37,1393
ALTIN
3.362,74
BIST
9.845,85
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Suriye Planı

18.12.2024 19:45
A+
A-

SURİYE PLANI

Yakın tarihimize baktığımızda Türkiye – Suriye arasında yaşanan bugünkü gelişmelerin emperyal devletler tarafından önceden planlandığı anlaşılmaktadır.

Türkiye – Suriye sınırındaki mayınlar 1956-1961 yılları arasında döşenmiştir. Türkiye 2003’te imzaladığı Ottava Sözleşmesi ile mayınların temizlenmesi için onay vermiştir. 2004-2014 yılları arasında bu gerçekleşecekti. Türkiye – Suriye ilişkileri ilk dönemde “kardeşim Esat” aşamasında son derece olumlu gelişmekteydi. Fakat daha sonra Amerikan politikalarıyla evrilen “kardeşim Esat” politikası “bebek katili Eset’e” dönüştü. ABD ile Türkiye Eğit – Donat programı ile Özgür Suriye ordusunu yetiştirmeye başladı. Daha sonraki dönemde ABD bu bölgede kendine yeni bir partner olarak PYD’yi seçti. Böylece Özgür Suriye Ordusu biri Amerika etkisinde ÖSM, diğeri Türkiye etkisindeki ÖSM olarak başladı. Daha sonra Türkiye etkisindeki ÖSM Suriye Milli Ordusuna dönüştürülmüştür: SMO

Suriye’de çıkan iç savaştan sonra Nisan 2011’den itibaren Türkiye’ye sığınmacılar gelmeye başladı. Resmi kayıtlarda 3 milyon 700 bin olarak belirtilen Suriyelilerin sayısı Numan Kurtulmuş’un ifadesi ile 4 milyon 964 bin olarak belirtilmektedir. Gerçekte ise Suriyeli sığınmacıların sayısı 10 milyonu aşmış durumdadır. Buradaki nüfus hareketini öngören güç mayınları önceden temizletmiştir. Dolayısıyla bunun planlı bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.

Suriye’deki dengeler neden değişti?

Esat’ı ayakta tutan güçler (Hizbullah, İran ve Rusya) zayıfladığı için dengeler değişmiştir. Dolayısıyla Esat rejimi kolay bir şekilde dağıldı. Araştırmacılar Esat’ın ordusunun bu kadar hızlı ve karşılık vermeksizin dağılmasının sebebi olarak; Amerika ve İsrail’in Suriye istihbaratına sızması ve direnmek isteyen subayların öldürülmesi ile ordunun ve istihbaratın içten çökertildiğini ve Esat taraftarlarının etkisiz hale getirildiğini ifade etmektedirler.

Rusya ve İran Esat’ı neden sattı?

Putin açısından baktığımızda; Putin Ukrayna’da köşeye sıkıştırıldı. Donetski ve Luhanski’yi almasına izin verildi. Ekonomik ambargonun gevşetileceği sözü verildi. Suriye’deki üsleri kendilerinde kalacağı teminatı verildi. İngiltere, İsrail ve Amerika bastırmak suretiyle Rusya ikna edildi. (Özellikle İngiliz füzeleri ve F-16’ların Ukrayna’ya gitmesi etkileyici bir unsur oldu.)

Tahran açısından baktığımızda; İsrail’in vuruşları İran’ı çaresiz bıraktı. Hizbullah darmadağın edildi. Ambargo İran ekonomisini zayıflattı. İngiltere, İsrail ve Amerika’nın bastırması ve Esat’ın arkasından çekilmesi neticesinde Esat iktidarı düştü ve Esat ülkeyi terk etmek suretiyle Rusya’ya sığınma hakkı istedi.

Uzun süredir hazırlanan HTŞ, Esat’ın Amerika ve İsrail tarafından zayıflatılmasıyla harekete geçti. İsrail ve ABD yaptıkları operasyonlarla HTŞ’nin önündeki tüm güçleri vurdu ve HTŞ’nin yolunu açtı. Artık HTŞ’nin etrafında ve üzerinde baskı kalmadı. Esat da zayıfladığına göre HTŞ harekete geçirildi. Motosikletlerle ve silah yüklü araçlarla turistik ziyarete gider gibi yollara düşüp Suriye’yi ele geçirdiler. Ayrıca İsrail, Suriye’deki Suriye ordusuna ait olan silahları tek tek bombalamak suretiyle imha etti ve onlar arasındaki füzeleri ve güçlü silahları alarak kuzeydeki PYD’ye taşıdı. Bu demek oluyor ki İsrail ileride HTŞ’nin kendisine karşı çıkmak suretiyle sorun çıkarma ihtimalini de silahlarını yok etmek suretiyle ortadan kaldırmaktadır.

Şimdi birlikte Suriye konusu ile ilgili basında yer alan açıklamalara bakalım. İlgili devletlerin üst düzey yöneticilerinin ve bakanlarının açıklamalarını, uluslararası haber kuruluşlarının bilgilendirmelerini üst üste koyup değerlendirdiğimizde Suriye meselesinin gerçek yüzü daha net ve açık bir şekilde anlaşılacaktır.

Trump: “Bu bizim savaşımız değil. ABD sürece dahil olmamalı.”

Rusya Dışişleri Bakanı: “İran ve Türkiye ile Suriye konusunda mutabık kaldık.”

Reuters: “Hizbullah Suriye’den çekildi.”

Rusya: “Esat Suriye’den ayrıldı.”

İsrail: “Savaşı Suriye’ye taşıdık.”

“İsrail ordusu 51 yıl sonra Suriye’ye girdi. Golan tepelerindeki tampon bölgeyi ele geçirdi. İsrail Suriye’ye 480 hava saldırısı düzenledi.”

Netanyahu: “HTŞ bizim sayemizde ilerledi. Hizbullah’ı ve proksi’yi biz yıktık.”

Netenyahu: “İran ve Hizbullah’a vurduğumuz darbenin doğal sonucu Esat’ın yıkılmasıdır.”

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar: “Münbiç’teki gibi Kürtlere yönelik saldırılar durdurulmalı.”

Ukrayna: “Müzakerelere hazırız.” (NTV, HABERGLOBAL, HABERTÜRK, 07.12.2024)

Suriye bölgesindeki güçlere baktığımızda Rusya, Lazkiye Deniz ve hava üssü dahil olmak üzere kıyı şeridine sahip durumdadır.

Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) Kuzey Suriye’de yani Fırat’ın batısında yer almaktadır. Suriye Demokratik Güçleri yani SDG (PYD) Tel-Rıfat Kuzeydoğu Kürt bölgesi yani Fırat’ın doğusundadır. Bu bölgede petrol yatakları ve tarım havzaları bulunmaktadır.

HTŞ (Heyet Tahrir eş-Şam –Şam Kurtuluş Heyeti) Şam – İdlip arası önemli kentlere sahip bulunmaktadır. HTŞ aynı zamanda el-Kaidenin bir parçasıdır. IŞİD ile yakın ilişkileri bulunmaktadır. Aynı zamanda HTŞ’nin liderinin Esat’ın bakanlarından birinin yeğeni olduğu da bilinmektedir. Şu da bilinmelidir ki; Birleşmiş Milletler ve Türkiye tarafından HTŞ lideri hukuken terörist olarak kabul edilmektedir.

Bilinmelidir ki: emperyalizm niyetlerini bizlere tarihi süreç içerisinde göstermiştir. 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması ile bölgede kurmak istediği Kürdistan’ı açık bir şekilde önümüze sunmuş ve geçen yüz yıla yakın süre içerisinde de bu amacını gerçekleştirme yolunda ilerlemektedir. Burada kurulacak olan bir Irak – Suriye – İran ve Türkiye’den koparılmak suretiyle oluşturulacak bir Kürdistan; aslında bizler çok iyi biliyoruz ki Büyük İsrail Projesine hizmet etmektedir. Dikkat ederseniz Irak’ın işgali sonucunda çok eleştirilen Saddam Hüseyin gittikten sonra Irak parçalara bölündü, istikrarsızlaştı ve bu parçalardan bir tanesi kuzeyde Kürt devleti olarak karşımıza çıktı.

ABD’nin 18 yıl önce ‘demokrasi ve istikrar’ vaadiyle başlattığı Irak işgalinden geriye yıkım, kan ve kaos kaldı.

Şimdi Suriye 2011’den beri istikrarsızlaştırılmak suretiyle emperyalizmin “böl – parçala – yönet. Sana karşı çıkacak bir güç bırakma” anlayışına bağlı olarak 4 ana olmak üzere 6 bölgeye bölünmüştür. Her bir parçası da ayrı bir dış ülke tarafından desteklenmekte, kayrılmakta ve yönetilmektedir. Yine Suriye’de Kuzey bölgesinde ikinci bir Kürt devletçiği ortaya çıktı. Irak ve Suriye haritalarına bakarsanız bu olayı daha iyi anlamanız mümkündür. Bugünkü bölünmüş parçalanmış Irak ve Suriye haritalarını yan yana koyarsanız çıplak gözünüzle kuzeyde büyük bir Kürt Devleti’nin yan yana sınırdaş olarak kurulduğunu görürsünüz (Bakınız haritada sarı ve yeşil alanlar). Bu demek oluyor ki emperyalizm gayelerini unutmamış ve bu bölgede bir Kürdistan devleti kurmak suretiyle İsrail’i finanse etmek, güçlendirmek veya büyük İsrail hedefine doğru ilerleme sürecinde ona destek olmak niyetinde olduğu apaçık ortadadır.

Kim olursanız olun, çok bilgili olmanıza gerek yok. Irak’ın işgalini inceleyin parçalarına bakın arkasındaki gerçek güçleri görürsünüz. Yani Amerika ve İsrail. İngilteresiz olmaz. Suriye’nin yıkılmasına işgaline bakın, kaç parçaya ayrıldı. Zemin hazırlayan bombalayan ve dengeleri değiştirip kendi dengesini kuran kim; Amerika, İsrail ve tabiki İngiltere destekli.

EL KAIDE, HTŞ bunlar kimdir? Emperyalizmin dönemlik kuklalarıdır. Kullanım süresi bitince çöpe atılırlar.

Irak’ın işgalinde Kürdistan’ın 1. parçası kuruldu. Suriye’nin işgalinde Kürdistan’ın 2. parçası kuruldu. Üç dört yıla gitmez birleşirler. Belki bizi uyandırmamak için birleşmeyi geciktirirler. Şimdi sıra 3. ve 4. Kürdistan’ın parçalarında. Türk halkı ancak 4. Kürdistan parçasında savaşı kucağında bulunca uyanacak. Ama iş işten geçmiş olacak.

Unutmayın Kürdistan maskedir, kurulan büyük İsrail’dir. Bunu anlamayanı bilemem ama bilip de çaktırmayan en büyük haindir. Türkiye’ye Irak savaşı sonunda ne kaldıysa Suriye savaşının sonunda da o kaldı: Mülteci ve sığınmacı yığınları, güvensiz ve süzgece dönmüş sınırlar (Afganlı mülteciler), ekonomik istikrarsızlık, sosyal ve demografik bozulmanın yol açtığı toplumsal huzursuzluklar. Bir de yanı başımıza kurulan Kürdistan.

2002 de Abdullah Gül’ün; “Bizim için Irak’ın işgali bir savaş sebebi değil. Sınırımızda ha Arap devleti kurulmuş ha Kürt devleti fark etmez.” ifadelerinde aslında neyi anlatmak istediğini, hangi konularda uzlaşılmış olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.                                                                                                                          15.12.2024 Hanefi ÇATAL

 

Suriye Planı 1

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.