Eyy tarihin derinliklerinden haberdar olan çeşmeler… Nice insanların dertlerini nicelerinin de sevinçlerini paylaştınız. Kimi yolcuların kuru ekmeklerine katık, kimilerine abdest suyu oldunuz, kimilerinin iftarını açtınız. Kimilerinin göz yaşını gizlemek için yüzünde damlalaştınız. Kiminde alın teri olarak çatlamış ellerin tersiyle silindiniz....
Şampiyona Yakışır Selam olsun bizden tüm İstanbul’a Sahte üç büyükler girsin kol kola Hakkımı kimseye yetirtmem asla Can Anadolu’dan haykırıyorum. Paranın gücünü ezerek, geldik Sabırla, azimle hakka güvendik. Şampiyonluğa çoktan bilendik. Yıllardır bugünü hep bekliyorum. Otuz sekiz yıldır hasret kaldığım....
Mahalli halk takvimi, eski hesap olarak anılmakta olup bugün kullandığımız takvimden 13 gün geriden gelen yöre insanımızın yıllık çalışma çizelgesiydi. Bölgenin iklim durumu tarım ve hayvancılığa bağlı faaliyetlerin gerçekleştirilmesi sürecinde bu takvim yıl içinde, hava durumunun nasıl olacağı, ne zaman...
Bizim çocukluğumuz doğum yerimiz olan Çaykara’da geçti. Çaykara sahilden yirmi beş kilometre içeride kendine has özellikleri ve yaşam şartları ile güzel bir ilçemiz. Tabii ki Trabzon’un bazı ilçeleriyle benzer özelliklerde gösterir. Müslüman Türk milletinin değerleri bizde de çok canlı olarak...
Bahar gelirken ve biz oyunlarımız yanında okulumuzdaki son sınavlara girerken anne- babalarımız da bağ-bahçe işleriyle uğraşmaya çoktan başlamışlardır bile… İlk yapılacak olan iş tarlaları bellemek olacaktır. Bu işi genelde erkekler yapardı Üç beş arkadaş bir araya gelir, imece usulü İle...
Bahar yaklaşırken artık geçen yıldan kış için hazırlanan yiyecekler tükenmek üzeredir. Bu Çaykara köylerinin hemen hepsinde aynıdır. Gavranlarda yağlar, peynirler; ambarlarda mısır, fasulye, patates; küplerde turşular tükenmek üzeredir. Hayvanlar için tedarik edilen otlar, mısır sapları, yemler de bitmek üzeredir. Bahar...
Değerli Okuyucu, milletleri millet yapan bir çok özellik mevcuttur. Ben şu millettenim, ben bu millettenim diyerek bir milletin mensubu olunamayacağı gibi, başkalarının ne sebeple olursa olsun – kasten veya kasıtsız – sen bu millettensin, sen şu millettensin demeleri ile de...
Çocukluğumuzda yaz mevsimi boyunca yaylalar oyun alanımızdı. Hiç ummadığın an aklına düşüyor özlüyorsun… Büyüklerimiz ve doğaya saygılarını hatırladım: Hemen şunu söyleyeyim ki: Yaylanın tüm köşe- bucağını kullanmada büyüklerimiz çok hassas idi. “Aman çimenlerde oynayıp da çimenleri bozmayın” derlerdi. Çünkü çimenler...
Şubat-Mart, altmışlık, yetmişli yıllar.. Habu kucuk ayi demek sikintilarun beyuduği ay demektur. Ahğbin taşimak bu ay toprak kaldurmak bu ay. Siğirlarun, koyinlarun doğirduğu ay bu ay. Usteluk, otlar lahusaplar, yapraklar yetse. Şinek’ten Koftali’dan ot taşimak olmasa. Bu işler hiç bişe...
Ocak ayı (zemheri ayı) bir Çarşamba günü… ANAMUN BİR GÜNİ Üç günden beri kar yağayu. Dün kürekle açtuğumuz yollar yeniden kapandi. Zemheri ayi da tam zemheri ayi. Soğuk, furtuna, üç günden beri alacak canumuzi. Allahuma güç gitmesun -ha nedur bu...
Sanat Lisesinin elektrik bölümüne kayıt olduğumuz ilk günü hatırlıyorum. Ne büyük bir heyecan ne büyük bir merak duyuyordum. İçim içime sığmıyordu. Umutlarım vardı, mutluluğa yürüyen hayallerim… Kardeşim Hüseyin de aynı heyecan ve umudu duyuyordu. Oda motor bölümüne kayıt yaptırmıştı o...
İlkokulu 1983 yılı Haziran ayında Şahinkaya II İlkokulunda tamamlamıştım. Ortaokul konusunda sınıfımda benimle birlikte mezun olan arkadaşlarımın önemli bir kısmı İmam-Hatip Lisesinin ortaokulunu tercih etmişti. Kız öğrencilerin bir kısmı eğitim hayatını ilkokul mezuniyetiyle birlikte tamamlamıştı. Benim de kaydım, imam-hatip, düz...
CİNLER, PERİLER, MAYiSALAR, MEZARLIKLAR,KORKULAR(AĞREPSMALAR) Elektriğin olmadığı, yolların dar, kargacık, burgacık gecelerin zifiri karanlık içinde olduğu o günleri yaşadık biz. O günlerde çocuktuk ve köydeki evlerimizde gaz lambalarının, mezirelerde ise ocakta yanan ateşin ışıklarıyla birbirini görebilen ve karanlığa baka baka ve...
Altmışlı, yetmişli yıllar… Hacca gitmek farz, hacıları yolcu etmek sevaptır. Önceden hacca gitmek kolay değildi. Kota yoktu ama hacca gitmek zengin işiydi. Zengin derken, hac farz oldu denecek durumda olanlar gidebilirdi. Her köyden veya şehirlerdeki her mahalleden hacca gidenlerin sayısı...
Köye kar yağdığında mutlu olurduk. Gökyüzünden süzüle süzüle düşen kar tanelerini camdan seyrederken içeride gürül gürül yanan sobanın üzerindeki tencerelerde ağırlıklı olarak kara lahana pişerdi. Onun buharı pencere camlarını buğuyla kaplardı. Parmağımızla kâh ismimizi yazar, kâh belli belirsiz resimler çizerdik...
Bugünün Çaykarasından bakıldığında “Vay, böyle miydi dünkü yaşantımız?” dediğimiz mazinin zorlukları aslında bizim yetişmemizin mücadele ruhu idi. O günün kutlu zorlukları bizi biz yapan değerlerdi aslında. Şimdi ki gençlere anlatsak da inandıramayacağımız masalsı durumlardı bunlar. Yolun, otomobilin, araç- gerecin çok...
Altmışlı yıllarda düğünler Çaykara’da çok yaygın olan bir diyalogla başlayayım. – Nere gideyusun ? – Duğuneee !!! – Nerden geluyusun? – Du-ğun-den. Düğün şenlikti o zamanlar. Yemeli içmeli, atmalı, oynamalı, horonlu, atışmalı. Neşeli, muhabbetli. Kız istemesi, uyması (söz kesmeye “uyma”...
21. yüzyıl dünyası ne istediğini çok da bilmiyor ve ihtiras dolu doyumsuzluk yaşıyor… Aslında Türkiye olarak biz de ne istediğimizi çok bilmiş değiliz… Lakin, Çaykaralı kendini de yerini de bugüne kadar bildi, bundan sonra da bilmek zorundadır… İnsanımız doyumsuz değildir…...
Yedi ya da yediye; bizim kültürümüzde düğünden yedi gün sonra, damadın kız tarafıyla ilk görüşmesinde yapılan buluşma şenliğinin adıdır. Bu yedi gün mutlak bir zaman değildir. Görüşme ve şenliği, 3-5-7… hatta 10 gün sonra bile yapılırdı. Düğün yapılır biter. Gelin...
Yaşamıma dokunan en büyük insandı benim için. O, bizim için bir yol gösterici, çok baskın bir duayen, okul görmediği halde sosyalleşmeyi başarabilmiş, ufku hep ileriye açık olan bir aydın, Cumhuriyet değerlerini özümsemiş bir Cumhuriyet adamı ve Erdal İnönü’nün “Aslan Sosyal...
Genelde Karadeniz’in, özelde Solaklı Vadisi ve Çaykaramızın kaderidir gurbet… Doğanın engebeli yapısı, yetersiz arazi, zorlu yaşam koşulları, işsizlik bölgenin realitesi. Ataerkil ve geleneksel aile yapısı gereği, evin parasal ihtiyacını karşılamak erkeğin sorumluluğundadır. Bu durum erkeği arayışa iter ve sonuçta bu...
Bizim köy çok iskan vermiştir. Maçka’ya, Bayburt’a, Hatay Kırıkhan’a, Çanakkale Gökçeada’ya… O nedenle aileler, akrabalar parçalanmış, bölünmüş; gönüller özlemle doludur. Benim de akrabalarımın büyük kısmı 1965’te Hatay Kırıkhan’a göç etti. Babam o tarihte bekar olduğu için iskan edilmedi ve biz...
Hatıra yazmak, ölümün еlindеn bir şеy kurtarmaktır der Andrе Gidе… Çok doğru bir söz. Aslında eli kalem tutan herkes hatıralarını yazmalı, bunu yapamayan konuşup ses kaydı veya video kaydıyla gelecek nesillere aktarmalıdır. Bu çerçevede bir hatıramı kaydederek ölümden bir şey...
İnsanın farklı alanlarda meşguliyetleri edinmesi ve bıkmadan usanmadan içinde bulunduğu her imkanı değerlendirerek sürekli kendisini zenginleştirmesi gerektiğine inanırım. Gençlik yıllarımda cami yanlarında, yaşlı kahvelerinde ve ev sohbetlerinde yaşlıların sohbetlerini zevkle dinledim. Onların hatıralarıyla bilmediğim bir geçmişe yolculuk yaptım. Öyle ki...
Kartallar yüksek uçar, misali dağların tepelerini yuva yapıp onlara “yayla” demişiz. Töremizde: Yazın yaylak, kışın kışlak hep olagelmiştir. Göç hikâyelerimiz de asıl böyle başlamıştır. Nice verimsiz yamaçları kendimize kutlu memleket yaparak nice köyler kurduk. Yetmedi ki bize köylerin toprakları… Çünkü...
Ülkenin kuzey ucundan güney ucuna, Çaykara’dan Hatay’ın Kırıkhan ilçesine 408 aile 1965 yılında iskan edilmişti. Muhacir Çaykaralılar Kırıkhan’da ilçe merkezinin hemen yanında, tek tip bahçeli evler ve düzenli sokaklarla kendileri için oluşturulan 408 Evler Mahallesine yerleşmişlerdi. Çaykara’da köy, mezire, yayla...
Neredeyse yarım asır, 43 yıl önce bu günlerdi. 1978 yılının Eylül ayında Şahinkaya II ilkokulu birinci sınıfında ilk eğitimime başlamıştım. Henüz altı yaşım bile kemale ermemişti. Evimiz köyümüzün zirvesine yakın bir noktada ve ormanın hemen dibindeydi. Etrafındaki komşu ve akrabalarımız...
80’li yıllar ortaokul ve lise yıllarımı kapsayan yıllardır. Şimdi anlıyorum ki o yıllar Çaykara’nın lezzetli yıllarının son dönemleriymiş. Çevremde dinlediğim hatıralar geriye doğru gidilen her on yılın bir önceki on yıldan daha yaşama sevinciyle geçtiği kanaati oluşturur bende. 70’ler 80’lerden,...
Çaykara’yı yazarken tabii ki çok iyi tahlil etmek lazım. Birçok ilçemizden çok daha farklı özellikler gösteren bir yapısı vardır. Tüm ilçelerimizden sürekli göçler yapıldı. Çaykara’dan da nice gidenler mevcuttur. Ancak bizden üç türlü göç olmuştur. Birisi yerleşim ve heyelan problemlerinden...
“Coğrafya kaderdir” der ünlü sosyolog İbni Haldun. Bizim de kaderimiz bu kutlu dağlarda, bu dumanlı yaylalarda ve gurbetten sılaya bu uzun- ince yollarda yazılmış- çizilmiş belli… Biz de o zaman bu kaderi en dolu dolu, en kaliteli, en gayretli, mücadele...